Size İspanya’nın güneyindeki Endülüs‘e yaptığım seyahatle ilgili kısa bir hikaye anlatmak istiyorum. Diğer şeylerin yanı sıra ünlü Kurtuba Cami-Katedrali’ni de görmek istedik. Ziyaret etmeyi başaramadık ama bu bizi bambaşka bir ibadet yerine yönlendirdi…
Başlangıç Sevilla’da
Endülüs‘ün başkenti
İki arkadaşımla birlikte İspanya’nın güneyine, daha doğrusu Endülüs bölgesine kısa bir gezi yapmaya karar verdik. Yolculuğumuza Sevilla’da başladık. Sevilla muhteşem bir şehir ve Endülüs’ün tarihi başkenti.
Sevilla, Orta Çağ boyunca İspanya’nın en önemli şehirlerinden biriydi ve mimarisi bugün bile bunu yansıtmaktadır. Yüzlerce yıllık kullanımın ardından Sevilla Katedrali gibi kiliseler ve Alcázar gibi saraylar hala ayaktadır.
Etrafta yürümek
Şehrin mimarisi son derece eşsizdir ve günlerce sadece dolaşarak vakit geçirebilirsiniz. Şehir merkezinde her yer yürünebilir mesafede ve ayrıca hiç araba yok. Bunu, araba kiraladıktan ve Sevilla’nın ana turistik yerlerinin yakınında bir park yeri bulamadıktan sonra anladık.
Ronda‘da gün batımı
Meşhur Beyaz Köyler
Sevilla’da biraz vakit geçirdikten sonra Endülüs’ün meşhur beyaz köylerinden birine doğru yola devam ettik. Beyaz köyler Cádiz ve Málaga arasındaki Endülüs yaylalarında yer alan güzel küçük kasabalardır. Fazla zamanımız olmadığı için sadece bir tanesini ziyaret edebildik.
Eski Köprü
Biz de en çok bilinen Ronda’yı seçtik. Ronda’daki en önemli yer iki dağı birbirine bağlayan eski köprü. Vardığımızda köprünün ne kadar büyük olduğunu görünce şaşırdık. Yukarıdan manzara muhteşemdi ve yolculuk buna değdi.
Kurtuba‘da bir sabah
Parkın içinden
Ertesi günümüze Córdoba / Kurtuba şehrinde başladık. Córdoba, Sevilla’dan daha küçük ve tek bir önemli merkezi var: Kurtuba Camii-Katedrali. Sabah arabamızı park ettiğimiz yere doğru yürümeye başladık.
Yolda, ilk başta oldukça normal görünen küçük bir parktan geçtik. Bunu unutmayın çünkü birazdan önemli olacak.
Şehre doğru
Daha sonra şehir merkezine gittik ve biraz dolaştık. Kendi başına bir görsel sanat olan mahalleleri gezerek başladık. Daha sonra nehre indik ve görmek istediğimiz yeri bulduk. Ancak küçük bir sorun vardı: Pazar günüydü.
Pazar günleri Cami-Katedral sadece sabah ve akşam açıkmış. Tabii ki bunu bilmiyorduk, bu yüzden orada bir kaç dakika öylece durduktan sonra yolumuza devam etmeye karar verdik…
Başka bir camii bulmak
Mezquita’yı (İspanyolca camii) ziyaret edemediğimiz için yolculuğumuza Granada’da devam etmeye karar verdik. Ama önce namaz kılabileceğimiz gerçek bir camiye gitmemiz gerekiyordu.
İnternete baktım ve bize yakın bir cami buldum ama konumda bir tuhaflık vardı. Konum, parkın içinde küçük bir noktayı gösteriyordu. Nokta ise, sabah yürüdüğümüz parkın ta kendisiydi.
Parka dönüş
Haritadaki konumun tam olarak doğru olmadığını düşündüm fakat yine de gittik. Parkın içinde olmasa bile yakınlarda bir yerde olmalıydı diye düşündüm. Ama yanılmışım.
Parka geri döndük ve parkın ortasında daha önce tamamen gözden kaçırdığımız küçük bir bina fark ettik. Kapısı kapalı gibi görünüyordu ama diğer tarafta bir giriş keşfettik:
Gözlerden uzak ibadet yeri
Vardığımızda zaten namaz kılan insanlar vardı. Daha önce de belirttiğim gibi, cami küçüktü ve fark edilmiyordu. Ancak bu bizim için çok garip bir deneyimdi.
Önce turistik bir mekâna dönüştürülmüş olan camiye giremedik. Lakin bu durum sonunda gözümüzün önünde duran bir ibadethaneyi keşfetmemize yol açmıştı…
Granada’da ufak bir tur
El–Hamra Sarayı
Her neyse, yolculuğumuz Granada şehrindeki ünlü Alhambra kompleksini ziyaret ederek sona erdi. Burası her yıl yaklaşık 3 milyon ziyaretçi ile İspanya’nın en çok ziyaret edilen anıtıdır.
İslami İspanya döneminin Nasrid hanedanı tarafından 13. yüzyılda inşa edilmiştir. Elhamra ismi Arapça al-amra’ (“Kızıl Olan”) teriminden türetilmiştir.
İspanya’nın İslam Tarihi
Nasrîler, Ortaçağ İslam İspanyası’nda son üç Emevi halifesi adına hüküm süren ve başkent olarak Granada (Gırnata) şehrini kuran Müslüman yöneticilerdi. 13. yüzyılın ortalarından 15. yüzyılın sonlarına kadar Endülüs’ten geriye kalan tek bölge, İber Yarımadası’ndaki son Müslüman kalesi olan Gırnata Emirliği’ydi. Kastilyalı Ferdinand III tarafından 1492 yılında devrilmiştir.
Arapça Yazıtlar
Komplekste saraylar, kuleler, bahçeler ve avluların yanı sıra bir Kraliyet Geçidi, bir Kraliyet Sarayı ve diğer yapılar bulunmaktadır. Bu yapılardan en büyüleyici olanı, duvarlarının her yerinde Arapça “Allah’tan başka galip yoktur” yazılı olan Nasrid Saraylarıdır.
0 Yorum